"Ağaçların sıhhatini bile kıskanırdım"


Peyami Safa'nın "dokuzuncu hariciye koğuşu" romanındaki en dokunaklı laf belki de budur. yolda giderken rüzgarla meşk eder gibi ahenkli salınan ağaçları görüp hüzüne böyle demişti "ağaçların bile sıhhatini kıskanırdım"

ne "verem" olduğunu öğrendiği zaman, ne evin hanımının tabak çatalını işaretleyip ayırdığı an bu kadar acı gelmedi bana okurken. "ağaçlara bile imrenerek bakma hali" öyle hazindir yani.

(bir de "hayatımı bir vehme kurban etmişim" vardı bir romanlık söz kabilinden böyle. damgada mıydı?)

9. hariciye koğuşu'nun filmi de çekilmiş ve hastalıklı genç rolünü (bunun da aslında Peyami Safa'nın kendisi olduğu söylenir ya) Kartal Tibet oynamıştı



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Abdülbâki Fazıl Bey

1938 harp okulu olayi