Kayıtlar

Aldığı tüm kitaplara alım tarihini yazan insan

Resim
Elbette ben. siz misal arkadaşlarla sık sık kitap becayiş edip, verdiğini unutan bir tabiata sahipseniz sizin için kurtarıcı olacak güzel bir alışkanlıktır bu çünkü. kitap alınca ilk sahifesine isim, tarih hatta alınan yer kaydedilip, sahiplik tescil edilmelidir. aksi durumda mağduriyet kaçınılmaz. daha dün aynel yakin müşahade ettim, tecrübeyle sabitledim. misafirliğe gittiğiniz arkadaşınızın kütüphanesine gözünüz takılır, bi aşinalık, bi kıllanma hasıl olur, sorarsın; -abi bu şeceretü'l kevn bende de var, sende mi aldın? bakayım. derken ilk kapağı açınca isminizin ayın ondördü gibi parladığını görünce bu güzel adet için şükredersiniz. akabinde hafıza tazelenir, "okuyup hemen teslim ediyorum hacı" diyen uyanık arkadaşınızın kitaplığına "alıcı gözle" bi bakılır -aha cyrano yu da mı almıştın, vay mağaradakileri de yemişsin, yuh zarifoğlunu arıyodum ben de! nidalarıyla mahsülü toplamaya başladığınızda arkadaşınız, "yok abi o benim kitabım" diyere...

Akademi

Resim
Akademus bir efsane kahramanıdır. Hükümdar Theseus güzeller güzeli Helena'yı kaçırır. Helena'nın kardeşleri ordu toplayıp "ulan bacımıza yapılır mı bu" deyip Atina'yı yıkmak için ordu toplar. Akademus bu kızgın biraderlere Helena'nın saklandığı yeri söyleyip Atina'yı yıkılmaktan kurtarır, şöhret olur. Akademus'un Atina yakınlarında tarlaları vardır, kendisi ölüp gittikten sonra bu toprak parçası onun adıyla anılır. Akademus ölüp gidince toprakları boş kalır, üzerine tapınaklar inşaa edilir, çınar ve zeytin ağaçlarıyla ün salan bu bölgede Eflatun talebeleriyle dolaşmaya başlar. akabinde olaylar gelişir

Ahmet Ercan

Resim
"Ahmet Ercan'dan tarihi bir analiz"i okuduğumda şüphelenmiştim, lakin bu medyafaresi sitesindeki son yazısını okuyunca delirdiğine hükmettiğim adam. Avrupa'ya eli ayağı kırılmış tutsak bir türkiye (cümleye dikkat) başlıklı yazısında bambaşka bi insan olduğunu göstermiş yine; "nidzara zlatar, bosna-hersek başkonsolosu, doğru söyledi; “her konsolos ülkesinin bir çaşıtıdır” onlar o ülkenin, durumunu, gizliliklerini toplarlar, toplumun sıvakacıl, duygusal, düşüncül, seçimcil eğilimlerini gözlemler, elgüniçindeki sıkıntıları, ulusu çözen ayrılıkları öğrenirler, onları deşerler, sonra dışarıya bildirirler" diye başlayan bir yazı yazmış. -çaşıt-casus, sıvakacıl-siyasal, elgün-halk- diye de not düşmüş yazının altına. buyrun okuyun "Ahmet Ercan'dan tarihi bir analiz" Araplar Türkçe konuşuyor. (bir an türkçenin kurani belkemiği mevzuu çevresinde dolaşıyor, mizahi bir yaklaşım sergileyip yazıyı etkileyici yapmaya çalışmış falan diye iyi niye...

Ahmed Cevdet Paşa

Resim
Tarih-i Cevdet müellifi, ünlü tarihçi, devlet adamı. Müderrislik, kadılık gibi görevlerde bulunmuş, sadrazam Mustafa Reşit Paşa'nın danışmanlığını yapmıştır. Tarih, coğrafya, astronomi, matematik eğitimi yanında, farsça, arapça, fransızca bilir. Galata kadısı görevini yürütürken mekke ünvanını aldı. Divan-ı ahkâm-ı Adliye Reisliği yaparken, kurum bakanlığa çevrilince ilk adalet bakanı olmuştur. bunun dışında evkaf, dahiliye, ziraat, ticaret, bakanlıkları da yapmıştır. Mecelle'yi oluşturan kurumun başında yer almıştır. iki kızı vardır. büyük kızı ilk Türk kadın romancı Fatma Aliye hanımdır. Evinde oluşturduğu kütüphanesiyle de meşhurdur. evine misafirliğe gelen bir arkadaşı bir kitabını "uzun zamandır bunu arıyor bulamıyordum, bir gece müsaade etseniz de bi baksam." diye rica edince "efendi! bu kitaplık bir geceliğine alınan kitaplardan oluştu" diyerek ayarı vermiştir.

Ahmet Hikmet Müftüoğlu

Resim
İzzet Melih'e yazılan mektupların neşredildiği "iki gözüm aziz kardeşim efendim" adlı leziz kitapta mektubu neşredilen muharrirlerdendir Ahmet Hikmet. Ahmet Hikmet O vakitler Paris'te kral hayatı yaşayan, nüfusu hayli geniş İzzet Melih Devrim'e rica mektupları yazan üdebânın tamamı "ipekli sigara, konağına aşçı, kayınçoya iş, yeğene torpil" gibi şeyler isterler. ki Yahya Kemal, Ahmet Haşim, Refik Halid gibi isimler bunlar. Dikkatimi çekti de bunca sohbet, geyik, rica dolu mektup içinde bir tek Ahmet Hikmet bir "memleket meselesi", "insanlık vazifesi" için müraacat etmiş, yardım istemiş İzzet Melih'ten. balkan harbi sırasında peşte başşehbenderi olan Ahmet Hikmet "burada islamları kesiyorlar, kesiyorlar" diye acı bir mektup yazar. "muharrirleri arasında dostlarınızın da bulunduğu temps gazetesi utanmadan bu hadiseyi yokmuş gibi gösteriyor, durumun vehametini arzeden bir yazı bilhassa mahut gazetede neşro...

Ahmet Haşim

Resim
huysuzluğu ve kavgacılığı ile meşhurdur. sık sık en yakın arkadaşı Yahya Kemal ile de kavga eder, sonra barışırdı. aslen araptır ve bundan utanır. Yüzündeki "ben" den ve çirkinliğinden mustariptir. Mutsuz ve hırçındır. mekteb-i sultanî mezunu olmasına rağmen ne makam sahibidir ne de zengin. bu yüzden de kendini suçlar. mevzu şairliği ise Yahya Kemal e basar diyorum o ayrı.

Ahçik

Resim
Erkan Oğur'un bildiğim kadarıyla henüz bir albümüne almadığı, konserlerinde söylediği bir türkü. bir ermeni kızına aşık olan delikanlının hikayesidir. ahçiği yolladım urum eline eser bad-ı sabah zülfün teline gel seni götürem harput eline serimi sevdaya salan o ahçik aman o ahçik civan o ahçik vardım kiliseye baktım haçına gönlümü bağladım sırma saçına gel seni götürem islam içine serimi sevdaya salan o ahçik aman o ahçik civan o ahçik vardım kiliseye haç suda döner ahçiği kaybettim yüreğim yanar ben dinen dönersem el beni kınar serimi sevdaya salan o ahçik aman o ahçik civan o ahçik